üçü de tanımı sorunlu olan kavramlardan- nezihleştirme, soylulaştırma, kentsel dönüşüm- nasibini almış yerler aslında.
istiklal'deki süreç hakkında çok rahat yorum yapabilirken rambla ve sol meydanı üzerindeki caddeler için konuşmak biraz daha zorlaşıyor çünkü bu nezihleştirme dediğimiz şey siyasetten asla bağımsız gelişmiyor. siz buna ister neoliberalizm ister neoconservatism diyin bir de rant yarışı denen gerçek var.
yaşar adanalı'nın da dediği gibi bu durum türkiye'ye özgün bir durum değil ve soylulaştırma yüzünden bir yukarı sınıfta olan diğeriyle yer değiştiriyor süreç sonunda. çok ilginçtir ki rambla ve sol hakkında araştırma yapan birine rastlayamadım internetten baktığımda.
istiklal caddesi'nin hem meta haline getirilmesi hem de homojenleştirilmesi, açılan zincir kahve dükkanları, kitapçılar ve alışveriş merkezleri ile hızla devam edip farkında olanlar buna tepki gösterirken durum ispanyada'da benzer aslında.
benzer derken bir istiklal gibi içler acısı durum yok ortada. en azından binalarını eskisi gibi korumaya devam ediyorlar. adam başı hediyelik eşya satan dükkan görmekten insan bunalabiliyor. ya da turist otobüslerinin verdiği haritadan rambla boyunca kaç starbucks,mcdonalds olduğunu görünce siniriniz bozulabiliyor.
el corte ingles bizdeki ykm'ler gibi ..
sol'de bir cadde. adeta starbucks gören masum köylüyüm.
eski arena, şimdinin alışveriş merkezi.
tam da david harvey'nin kulaklarını bu noktada çınlatmak gerekiyor. creative destruction yürürlüğe girmiş durumda bir çok yerde. turist kitlesi şekil değiştirmiş formda. artık boynunda fotoğraf makinesi asılı turistten çok cevahir'e gidip alışveriş yapanları daha fazla.
rambla'nın kalabalığından kaçmak isteyenler için önerim gotik mahallede takılmak olabilir.
sincerely
e. çoban
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder